Ana içeriğe atla

Kensington Market

Toronto'ya gelmeden önce, internette okuduğum hemen tüm gezi yazılarında "Kensington Market" ismini gördüğümü anımsıyorum. İsmi, Toronto'ya gezmeye gelenlerin muhakkak görmesi gereken yerler arasında geçen Kensington Market ile ilk kez karşılaşmam şans eseri oldu. Bir ara gidip uzun uzadıya gezmeyi, fotoğraflarını çekmeyi planlıyordum ancak o hiç ummadığım bir anda, China Town'da gezerken çıktı karşıma. İkisinin bu kadar yakın olduğunu bilsem, kesinlikle daha hazırlıklı çıkardım yola!


Kensington Market, Toronto'nun Tahtakale'si bir nevi. Ama bir farkla: burada dünyanın dört bir yanından izler görebilir, yemekler tadabilir, ezgiler duyabilirsiniz. Kaldırımlara taşmış vitrinler ve kafeler alışık olduğum "soğuk ve mesafeli" Kanada algısının yıkılmak üzere olduğunu söylüyordu bana. Yer yer insanın içini sıkan, saçma sapan bir düzene sorgulamaksızın sıkı sıkıya tutunmuş sürüp giden bir yaşam algısı vardır Kuzey Amerika'daki pek çok kentte. Sokakta insanlar, kalabalıklar yoktur örneğin. Veya Starbucks, Tim Hortons gibi zincirler dışında özerk ve sevimli bir kafe aradığınızda; açıkça söyleyeyim, pek şansınız yoktur. Kensington Market'teki kalabalığı gördüğümde işte bu yüzden oldukça sevindim.

Birbirini dik kesen dört-beş sokağa yayılıyor Kensington Market. Kafeler, salaş giyim kuşam mağazaları, bir kaç antikacı ve restoran ilk göze çarpanlar. Dünyanın dört bir yanından gelen peynirlerin satıldığı bir dükkan da var. İçerideki ağır peynir kokusuna daha fazla dayanabilsem çok daha ayrıntılı şeyler anlatabilirdim ya, girmemle çıkmam bir oldu. O halimi görenler bir peynir sevdalısı olmadığımı herhalde anlamışlardır.

Göçmen karşıtı tutumuyla bilinen Kanada başbakanı Stephen Harper'a ilginç bir sitem

Antika eşyalar satan bir dükkana girdim. Özlediğim bir atmosferdi. Beyoğlu'nun ara sokaklarında (Ali Abi'yi ve küf kokan eskici dükkanını anmadan geçmeyeceğim elbette. Ayrı bir yazının konusu olacak o mekan. İstanbul'daki arkadaşlar bu eksikliği giderirler belki!) cirit atan bu tür dükkanları gezmeyi çok severim. Eski plaklar, mektuplar, fotoğraflar, film projektörleri ve daha akla gelmeyecek, bir ucu geçmişe değen yüzlerce çeşit alet edevat ve belge arasında kaybolup saatlerce gezebilirim. Bu tür mekanları sevenler bilirler, kendine has bir kokusu vardır o küçük köhne dükkanların. İşte bu koku ile Toronto'da karşılaşmak bir nebze olsun yabancılığımı aldı; tanıdık, bildik bir yerde olduğum izlenimi yarattı bende. Bir de sokaktaki yüzlerce, binlerce insan arasından sıyrılıp aynı büyülü mekanda karşınıza çıkan diğer müşteriler var elbette. Benim gibi insanlar. Baksanıza, hiç yalnız değilim!


Yolum Kensington Market'e her düştüğünde bu küçük dükkana uğramadan geçmeyeceğimi bilerek yeniden sokağın akışına bırakıyorum kendimi. Bir süre daha gezdikten sonra kalabalıktan sıkılıp oturacak bir köşe ararken The Cornerstore isimli bir kafe-bar çıkıyor karşıma. Koca bir sürahi Sangria 13 dolar! Hava da sıcak. Yorgunluktan ayakta duracak halim yok, atıyorum kendimi içeri.

Kensington Cornerstore

Kensington Market'te karşıma çıkan şaşırtıcı mekanlardan biri de Doner Mania isimli bir dönerci. Burada Avrupa'nın aksine hiç kimse dönerin ne olduğunu bilmiyor. Dönere benzer şekilde yapılan "shawarma" ise oldukça yaygın. Kimi Türk dükkanları da döner yerine shawarma yazıyor menülerine. 


Doner Mania açılalı henüz bir sene olmuş. Zeytinyağlı dolmadan tutun yaprak dönere dek pek çok çeşit yemek bulmak mümkün. Dürüm dönerin ve Kanada'da imal edilen ayranın tadına bakmadan geçmek olmaz diye düşünerek adımımı atıyorum içeri.

Doner Mania'nın dev pide döneri

Diary Fountain ayranı Toronto'da üretiliyor

Pide dönerin büyüklüğü ve içeriğinin zenginliği karşısında hayrete düşsem de dönerde aradığım lezzeti bulamadığımı itiraf etmeliyim. Aradığım lezzet, Türkiye'deki dönerin tadı değil elbette, ister istemez Almanya'daki ve Avrupa'nın dört bir yanındaki dönercilerle karşılaştırıyorum Doner Mania'yı. Berlin'deki dönerlerle ilgili ayrıntılı bir incelemeyi Çukurcuma Times'da bulabilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kuzey Pasifik'in Doğa Harikası: Vancouver - 2

Ne yorulduk arkadaş. Dün gece burlesque show dediler, o bar, bu bar dediler, sabahımız şaştı. Halbuki erkenden kalkıp arabayı hazırlayıp Whistler'a yola çıkacaktık. N'oldu ? Tabi ki sabah Whistler yolculu ğ una hazırlanmamız, kiraladığımız minibüse kayak malzemelerini ve 4 kişilik e şyay ı  doldurmamız tahminimizden daha uzun zaman aldı.

Svalbard: Kuzey Kutbu'na Beş Kala

Kuzey ne demek? En fazla ne kadar kuzeye gidebilir insan? Peki en fazla ne kadar kuzeyde sürekli yaşayabilir? Peki ne sebeple? Dünyanın en kuzeyinde, üzerinde insan yerleşimi olan son ada Svalbard. 2500 insan ve 3500 kutup ayısı tarafından paylaşılan, ıssızlığın somut-coğrafi karşılığı. Zannımca dünyanın en güzel ülkesi olan Norveç'e ait. Ama öyle bir duruşu var ki hiç bir aidiyeti üzerinde taşımıyor. Belki biraz kutup ayılarına ve foklara meyilli. Ama asla insana değil.

Avustralya'da Peri Penguenleri Kazandı!

Türkiye’nin en köklü çağdaş sanat fuarı Contemporary Istanbul’un 10. senesi onuruna Londra’da  gerçekleştirdiğimiz davet sonrası, İstanbul’a dönmek üzere yola koyulduk. Haziran ayı malum uçaklar peş peşe havalanıyor, rötarlar,uçak içinde beklemeler. E biz de bu yoğunluktan nasibimizi aldık tabi. Türk Hava Yolları’nın İstanbul uçağının içinde, kemerler takılı, bir saatten fazla uslu uslu kalkışı  bekledikten sonra nihayet o büyük an geldi ve havalandık. Bir de tabi havada geçecek olan saatler var. Malum yol 3 saat 15 dakika. Her zaman yaptığım gibi, ortasında uyusam da üzülmeyeceğim bir film  açtım ve yarı uyur yarı izler filmi bitirdim. Sonra da umutsuzca biz yolculara sunulan ıvır zıvırlar  arasında dolaşmaya başladım. Elimde kumanda, oraya gir buradan çık, o açıldı, bu açılmadı derken,  kendimi Avustralya’yı konu alan bir belgeseli izlerken buldum. Dakikalar içinde belgesel git gide daha da ilginç bir hal almaya başladı. Avrupa’ya senede en az 10 kez seyahat eden biri iç

Görkemli Buz Yolu Gezisi

Zamanda yolculuk yapabilece ğ iniz en keyifli rotalardan biri Unesco Dünya Doğal Kültür Miras Listesi'nde bulunan Kanada Rocky Dağları'na giden yol  ü zerinde, Jasper ve Banff ulusal parklarını birbirine bağlayan ve Alberta eyaletinin 93 nolu otabanı olarak da bilinen "The Icefields Parkway" rotası.